GÜNEŞ SİSTEMİ
Güneş olarak adlandırdığımız (Sarı G2) Yıldız’ın
etrafından dönen Gök Cisimlerinin oluşturduğu bir sistemdir. Genel olarak
insanlara Güneş Sistemini sorduğumuzda akıllarına Güneşin etrafında dönen
gezegenler gelir. Bu bir nebze de olsa doğrudur ancak sadece Gezegenlerden
oluşmaz.
Güneş
Güneş günümüzden 4,6 Milyar yıl önce oluştuğu tahmin
edilen Sarı G2 tipine sahip bir Orta Yaşlı Yıldızdır. Güneş adından da
anlaşılacağı gibi Güneş Sisteminin merkezini oluşturmaktadır. Kütle çekimi
sayesinde etrafında ki Gezegenlerin uzaklaşmasını engellemektedir (kısmen).
Güneş sisteminin %99’unu oluşturan cisim Güneştir, geriye kalan yüzdelik kısmı
Gezegenler, Yıldızlar, Uydular, Gök Taşları ve diğer cisimler oluşturmaktadır.
Güneş o kadar büyüktür ki içine 1 milyon tane Dünya
sığabilir, ancak Güneşten binlerce kat daha büyük Yıldızlar vardır bu nedenle
Güneş orta boylu bir Yıldızdır ve Yıldız tipi SARI G2‘dır. Orion takım
yıldızında bulunan “Betelgeuse” (Arapçadan
türemiş bir kelimedir: "el-cevze'nin
eli" anlamına gelen
"yad ül-cevze"’den gelmektedir, 2019 yılında açıklananlara göre
Betelgeuse yakın zamanda yok olacak yani ölecektir.) Güneşten 400 kat daha büyüktür ancak en büyük Yıldız
Betelgeuse değildir.
Düşünme Sorusu:
Diğer
Gezegenlerin Güneş etrafında dönmesi gibi Güneşte, diğer Güneş Sistemi gibi
Sistemler ile birlikte Galaksinin etrafında döner kısaca Gezegenler Güneşin,
Güneş de gezegenin etrafında döner bu durumda Gezegenler Güneşin uydusu mu
oluyor?
Güneş Sisteminde Cüce Gezegen grubuna giren
“Eski Gezegenler” dâhil toplam 13 Gezegen bulunur;
Merkür, Venüs, Dünya, Mars, Ceres,
Jüpiter, Satürn, Uranüs, Neptün, Plüton, Haumea, Makemake ve Eris.
Gökbilimciler Gezegenleri yoğunluk bazında
üç gruba ayırmışlardır:
1. Yörüngeleri Güneş’e Yakın olan Gezegenler (Merkür, Venüs,
Dünya ve Mars).
2. Daha sonra 5. Gezegenimiz Ceres’in Bulunduğu Asteroit Kuşağı
Gezegenleri gelir. Bu Gezegenleri su dolu kovaya koyacak olursanız suyun
üstünde yüzerler.
3. Çoğu Gökbilimciye göre Uzay’ın çöplüğü olarak isimlendirilen, Plüton ve beş uydusunun da orada olduğu Gruba Kuiper Kuşağı Gezegenleri denir.
Venüs
Güneş Sistemindeki yaşama en elverişsiz Gezegenlerden
olan Venüs milyarlarca yıl evvel Okyanusları ve etrafında dönen Uyduları ile
Dünya’nın kız kardeşi gibiydi. Gökyüzüne açık gecelerde doğru yönde bakarsanız
onu görebilirisiniz, parlak bir yıldıza benzer yapısıyla göz kamaştıran cinsten
bir güzelliğe sahip. Her ne kadar şuana kadar güzel şeyler öğrenmiş olsanız da
Venüs’ün ürkütücü bir kızıl rengi vardır parlak olmasını ise Atmosferini
kaplayan ve gezegene Güneş’in ışıklarının ulaşmasını engelleyen korkutucu
bulutlar oluşturmaktadır “64 Km Kalınlıktaki Karbondioksit Bulutları”.
Venüs’ün atmosferi Dünya’nın atmosferinden 90 kat daha
yoğundur, Güneş Sisteminin en yoğun atmosferine sahip Gezegen unvanına da
sahiptir. Yüzey sıcaklığı Demiri eritebilecek kadar yüksektir, ölçülen en
yüksek sıcaklık 471 derecedir. Karbondioksit bulutlarının üstünde ki rüzgâr
saatte 320 Kilometreyi aşar onun aksine yüzeyde ise hiç rüzgâr yoktur, yaprak
bile kıpırdamaz.
Merkür
Güneşe en yakın Gezegen unvanını almış olan Merkür,
Güneş’in yaydığı ışıklardan dolayı neredeyse hiç gözükmez. Yüzeyinde çok sayıda
krater parçalanmış girintili çıkıntılı yerler ve asırlık volkanlarla kaplıdır. Dünya’nın
aksine hiçbir eksen eğikliği olmayan Merkür Ekvatora düşen Güneş ışıkları
yüzünden gündüzleri aşırı sıcak, geceleri aşırı derecede soğuktur. Gündüzleri
sıcaklık 430 dereceye kadar çıkar geceleri -170 dereceden bile daha az
sıcaklıkları görmüştür. Gölgede kalan kutuplardaki kraterler Su buzuyla
kaplıdır.
Merkür yörüngesini 88 Dünya gününde tamamlar gezegenin
bir günü ise 176 Dünya günüdür. Bu istatistiklere göre kendi etrafında her 3
kez döndüğünde güneş etrafında da 2 kez döner.
Mars
Kızıl gezegen olarak tanımladığımız bir gün geldiğinde
orada koloniler kuracağımızı düşlediğimiz ve hatta en çılgın iş adamlarının 50
yıl içersinde kendi şirketleri aracılığı ile orada yaşamaya başlayacağımızı
söyledikleri Gezegen. Dünyaya en yakın gezegendir, büyüklüğü Dünyamızın yarısı
kadardır. Kuzey Amerika büyüklüğünde kanyonları ile muhteşem ötesi güzel bir
renge sahiptir. 19. Yy. da gökbilimciler Marslı Mühendislerin Gezegenin her
tarafını dolaşan ve kutuplardaki suları şehirlere getiren bir kanal
yaptıklarını düşünüyorlardı, Marslı uzaylılar görüşü büyük olasılıkla bu
düşünce sayesinde oluşmuştur ancak günümüz teknolojileri ile incelediğimizde
Mars oldukça ıssız bir Gezegendir. Marsın atmosferinin çok ince olması ve çok
sıcaklığının çok düşük olması nedeniyle orada su bulunması imkânsızdır. Eğer
orada su olsaydı 1 saniye içinde buharlaşır veya donarak yok olurdu. Ancak yer
altı sularının zaman zaman yüzeye çıktığı görülmüştür.
Mars’ın Dünyaya yaklaşıp uzaklaştığı 2 yıllık yörünge
süresi boyunca parlaklığı azalır veya artar. Mars paslanan bir gezegendir hava
durumu uzun süreler sabit kalmaz. Aniden önünüzü göremeyebilirsiniz bunun
nedeni oluşan kum fırtınalarıdır. Bazen günler boyunca süren kum fırtınaları
Gezegeni bir battaniye gibi sarıp sarmalar. Gündüzleri Ekvatorda hava sıcaklığı
20 derece geceleri ise -73 derecedir. En son 2021 yılında oraya bir Rover
gönderildi Perseverance Rover, Marsta eskiden bir yaşam olup olmadığını
araştırmak ve Mars hakkında Dünyaya bilgiler göndermek için göreve, 2021
yılının Şubat ayında başladı.
Ceres ve Asteroit Kuşağı
Ceres 2006’da oluşturulan klasifikayona bağlı olarak
adlandırılan Cüce Gezegenlerimizden biridir. Gökbilimciler Ceres’in var
olduğunu 1801’den bu yana biliyorlardı. İlk keşfedildiğinde Jüpiter ve Mars
arasındaki kayıp / bilinmeyen cismin ne olduğunu bulduklarını sanmışlardı. Yarım
yüz yıl boyunca Ceres Gezegen grubundaydı. Ancak daha sonraları aynı bölgede
giderek benzer gök cisimlerinin bulunması sonucu Ceres Gezegenler sınıfından
diskalifiye edildi. Cüce Gezegen kavramı ortaya çıkana kadar da Asteroit olarak
kaldı.
Arada bir Jüpiter’in Kütle çekimi Asteroitlerin yörüngeden çıkarak Güneşe doğru gitmelerine ve karasal gezegenlerden birine çarpmasına neden olabilir.
Jüpiter
Üzerinde basacağınız yer olmayan ve hatta atmosferi, zehirli gazları, saatte 640 Km ile esen rüzgârları, hiç dinmeyen şimşekleri, kutuplarda dans eden auroraları olmazsa içinden geçerek girdiğiniz yerin karşı tarafından çıkabileceğiniz bir yer düşünün, işte orası Jüpiter. Güneş sisteminin en büyük gezegenidir. Güneş Sistemindeki tüm gezegenler ve hatta Satürn dâhil içine sığar ve hala birkaç gezegenlik boş yer kalır bu boş yerlere de diğer gök cisimlerinin neredeyse tamamını sığdırabiliriz. Yörüngesinde dönen 66 uydusu ile tek başına bir sistem oluşturmaktadır. Güneş ve Satürn arasında oluşan kütle çekimsel alan yüzünden Güneş’ten etrafa yayılan lavlar Dünya’ya kadar ulaşabilir.
Satürn
Yüksek çözünürlüklü kameralar ve küçük teleskoplar ile
bile gözlemlenen Satürn, ona bakan tüm kişileri güzelliğiyle etkilemeyi başardı.
Güneş sistemindeki hiçbir gök cismi bu güzel Gezegen ile güzellik yarışına
giremez. Güneş sisteminin 7. Sıradaki gezegeni olan Satürn Güneş Sisteminin
Jüpiter’den sonraki en büyük Gezegenidir. Çevresini çerçeveleyen halkasını oluşturan şey
yörüngesinde durmaksızın dönen gök taşlarıdır, bilim insanları günümüzden 4.4 milyar yıl önce
oluşan bu halkaları önümüzdeki yüzyıllar içersinde kaybolacağını düşünüyorlar. Gezegenden
sonra oluşmasının sebebi olarak da gezegenin yavaşça parçalanarak oluşan parçaların
yörüngesine girmesini savunuyorlar. Etrafında dönen göktaşları sürekli yörüngede
kalamıyor ve adeta kamikaze uçakları gibi gezegene doğru düşmeye başlıyorlar
aynı bir taş yağmuru gibi. Kafamıza nohut büyüklüğünde dolu düştüğü zaman nasıl
acıdığını hayal edin, şimdi de kafanıza 10 katlı bir bina kadar büyüklükte dolu
düştüğünü düşünün. Dört gaz devinin de halkaları olduğunu biliyoruz ancak
sadece Satürn’ün halkaları Dünyadan teleskopla gözlemlenebilir. Halkasının çapı
Dünya ile uydusu Ay arasında ki mesafenin 4/3 ‘ne karşılık gelir.
Uranüs
Uranüs Güneş Sistemimizin Uzak bir bölgesinde parlayan
akuamarin cevheri gibi görünüyor. Neptün gibi bu gezegen de bir buz devidir. Her
ikisinin de bir yüzeyi yoktur, maviliğinin sebebi donuk mavi atmosferin içerisine
giren Kırmızı Güneş ışınlarının absorbe edilmesidir. Metan gazı mavi ve yeşil
dalga frekanslarını uzaya geri yansıtır. Tüm diğer gezegenlerden farklı olarak
Uranüs’ü özel yapan şey ekseninin 98 derece eğik olmasıdır. Milyarlarca yıl
evvel bir cisim ile çarpışmış olan Uranüs adeta yan yatmıştır. Gezegenin göze
çarpan farklarından biri 42 sene boyunca bir tarafının güneş ışığı almamasıdır,
Uranüs’ün 13 halkası vardır, ancak Satürn’ün halkaları gibi etrafında dönmez
çünkü gezegen yan yatmıştır. Keşfinden bu yana Neptün Güneş etrafındaki
eksenini yalnızca bir kez tamamlamıştır, 160 yılda yalnızca 1 kez…
Kuiper Kuşağı
Uzay’ın çöplüğü olarak anılan bu bölgenin bu isimle
anılmasının pek çok sebebi vardır ancak sizin de anlayabileceğiniz üzere burada
galaktik kalıntılar, gezegensel atıklar ve insan yapımı uyduların da çoğu bu
bölgededir. Boyutları gökdelenler kadar büyük olan taşlardan ibaret bir
bölgedir.
Plüton, Makemake, Eris, Haumea uyduları olan gökcisimleri
ile bu bölgede yaşamlarını sürdürmektedirler.
Plüton
Plüton’un keşif sebebi Neptün sayesinde başlamıştır,
Uranüs’ün yörüngesini etkileyen bir cisim olduğunu söyleyen Gök Bilimciler
Neptün’ün de yörüngesinde bir gariplik sezmişler. Seneler seneleri kovaladıktan
sonra takvimler 1930 senesini gösterdiğinde 19. Yy. da başlayan Gezegen
kovalamaca sona erdi. Lowell Gözlem evinde Gece Asistanı olarak görev yapan 22
yaşındaki genç Tombaugh, 1930 senesinin Şubat ayının ortalarında (18 Şubat)
Tarihinde bu 9. Gezegen bulundu.
76 sene boyunca Gezegen Unvan’ı ile yaşamış olan Plüton
Bundan 15 – 16 sene önce Cüce gezegen olarak Gezegenlikten diskalifiye edildi.
Haumea
Kuiper Kuşağının içersinde yer alan bir diğer gezegen
olan Haumea’nın etrafında 2 tane uydusu dönmektedir. Haumea diğer gezegenlerin
aksine takla atma şeklinde kendi etrafında dönmektedir. Yüzeyi ince bir buz
tabakası ile kaplıdır. Haumea’nın uzunluğu neredeyse Plüton’un genişliği
kadardır. Kendi etrafında dönme süresi 4 saattir (Dünya saati). Bir günün
uzunluğunun çok kısa olduğunu söyledik ancak bir senenin geçmesi için tamtamına
285 Dünya yılı sürer.
Makemake
Güneş Sisteminin en donuk noktalarında dönen bir diğer
gezegen Makemake parlak ve şaşırtıcı şekilde kırmızı rengiyle karşımıza çıkıyor.
Makemake, Haumea’dan daha farklı olarak normal bir yassı şekline sahiptir. Plüton’dan bir miktar daha küçüktür. Kütleyi tam anlamıyla hesaplayacak bir
uydumuz olmadığı için gökbilimciler hesaplama yapamıyorlar, yine de Plüton’dan
daha küçük olduğu gözle görülebilir.
Makemake’de bir sene 310 Dünya yılıdır.
Eris
Güneş Sisteminin en soğuk cismi bilindiği kadarıyla
Eris’tir. Eris o kadar soğuk mavi görüntüye sahiptir ki bakan insanları
etkilemeyi başarmıştır. Bir kez Güneş
etrafında dönmek için 560 Dünya yılı boyunca dönmesi gerekir. Plüton kadar
büyüklükte bir de uydusu vardır, Dysnomia.
Eris’i ilk defa Gezegen olarak sınıflamaya çalışan
gökbilimciler bir türlü anlaşamamıştı. Çünkü Plüton, Makemake, Ceres ile
Eris’te listeye alınırsa Güneş Sistemi sınırsız sayıda Gezegen ile dolmaya
devam edecektir. Bu nedenle 2006 senesinde Uluslar arası Astronomi Birliği yeni
bir Cüce Gezegenler kategorisi yarattılar.
0 Yorumlar